Sondan Sonra - Duru Tiyatro



Anne olduktan sonra çocuğu bırakıp bir yere gidince insanda ister istemez bir vicdan azabı oluyor o yüzden gittiğim oyunları iyi seçmeye çalışıyorum ki gittiğime değsin.
Emre Kınay oyunculuğunu çok beğendiğim bir isim, bu oyunla bir kez daha hayran kaldım kendisine. 2 kişilik bir oyun, çok sert, sarsıcı, yer yer şiddet öğeleri içeren, düşündürücü ve çok başarılı bir oyun. 2 kişinin bir sığınakta geçen yaşam mücadelesini izliyoruz, yer yer Mark'a biraz kızsam da oyun sonuna kadar yüksek tempoda kendini ilgiyle izlettiriyor. Ahu Türkpençe'yi daha önce tiyatroda izlememiştim, o da çok başarılıydı. Oyunun sonunda Emre Kınay bir konuşma yapıp hükümetin hazırladığı TÜSAK yasasından bahsetti. Duymamış olanlar için kısaca özetlemek gerekirse hükümet bu yasayla devlet tiyatrolarının, opera, bale ve şehir tiyatrolarını kapatmak istiyor. Sebebi ise bu kurumların para kazanamıyor oluşu. Bu yasa meclisten geçerse bundan sonra çocuklarımıza ne Fındıkkıran izletebiliriz, ne de 3 TL.ye oyun izlettirebiliriz şehir tiyatrolarında... Zira tasarıya göre hükümet 11 kişilik bir komisyon belirleyecek ve tüm tiyatrolar bu komisyonun onayından geçerse ancak %50 devlet desteği alacak, kimsenin bu kadar az destekle bu ülkede opera yada bale sahneye koymaya çalışacağını sanmıyorum. Biz İstanbul'da yaşayanlar gene bir şekilde tiyatroya ulaşırız belki Anadolu için sanat resmen sekteye uğrayacak, bu benim çok üzüldüğüm bir durum, devletin geldiği nokta çok düşündürücü , umarım sendikalar bu konuda bir şeyler yapabilir ve yasa meclisten geçmez. Emre Kınay'ın konuşmasını çok beğendim, fakat sosyal medyada çoğu sanatçı nedense bu konuda sesini çıkarmıyor, daha fazla toplumsal bilinç uyandırılması gerektiğini düşünüyorum..


Oyunun Konusu :
“Şerden kendimizi korumak zorundayız dediğim için bana faşist diyeceksen hiç durma, de. Ama toplumumuz için tehlikeli olan insanların etrafımızda dolaşmasına biz izin verdik.” Sığınakta iki insan: Mark (Emre KINAY) ile Louise (Ahu TÜRKPENÇE). Korkunç nükleer saldırıda , binalar çökmüş, herkes ölmüş, her yanı radyoaktif toz bulutu kaplamıştır. Mark bu saldırıdan Louise’i binbir güçlükle sığınağa taşır. Mark’ın sığınağında yiyecek, ranza, radyo gibi kısıtlı imkanları vardır. Mark’ın konuşmalarından Louise’e aşık olduğu ve onu delice kıskandığı da anlaşılır. Ayrıca genç adam Louise’i irkilten şeyler söyler: “Bu saldırıyı yapanlar mutlaka sakallıdırlar... Güçlü ve iyi toplumlar dünyadaki zayıf toplumları onların iyiliği için kontrol etmelidir... Biz gücümüzü yeterince iyi kullanmadık. Teröristlere daha katı davranmak şart.” Mark’tan korkan ama onunla birlikte bu sığınakta hayatta kalma mücadelesi veren Louise zor günler yaşar. Acaba dışarısı ne durumdadır? Gerçekten herşey Mark’ın anlattığı gibi midir dışarıda? Oradan kurtulabilecek midir? Dennis Kelly’nin bu çarpıcı oyununda iki temel konu işleniyor: Dünyada özellikle ABD’de 11 Eylül saldırısı ile gelişen terörizm paronoyası ve bu olayla birlikte artan faşizan eğilimler; Güç kullanarak demokrasiye kavuşturma çabası ; ya da bir erkeğin gücünü kullanıp bir kadını elde etme mücadelesi... “İyilik adına gücünü kullanmak toplumsal ya da bireysel süreçte faşizmi yaratır.” Sondan Sonra ilk kez 2005’te Londra’da Bush Theatre’da, sonra çeşitli ülkelerde oynandı. Ve halen de bir çok ülkede oynanmaya devam ediyor. (Kaynak : www.durutiyatro.com)

  • Love
  • Save
    Add a blog to Bloglovin’
    Enter the full blog address (e.g. https://www.fashionsquad.com)
    We're working on your request. This will take just a minute...