Markamızın Mobil Uygulaması Olmalı mı?

Ülkemizde akıllı telefonların kullanım oranlarının artması ile birlikte pazarlamacıların akıllı telefon uygulamalarına gösterdikleri ilgi de aynı oranda artmaya başladı. Gerek üst yönetim tarafından yapılan baskılar gerekse pazarlama profesyonellerinin çevrelerinin etkisi ile firmaların akıllı telefon uygulamaları peşi sıra geldi. Bu konuda bana da çevremden çok yoğun baskı olduğu ve her gittiğim yerde; “Neden akıllı telefon uygulamanız yok?” sorularının geldiğini söylemem gerekli. Tüm bunlara ek olarak mobil pazarlama ajanslarının firmalara bu konuda kurdukları baskılar ve para kazanmak adına anlamsız mobil uygulama fikirlerine ikna etmelerini de eklememiz gerekli. Peki, her markanın akıllı telefon uygulaması olması gerekiyor mu? Bu konuda nasıl bir değerlendirme yapmak gerekli?

Öncelikle konuya tüketici gözüyle bakalım. Her birimiz pazarlama mesleğinin uzmanı olsak bile sonuç itibariyle bizler de birer tüketiciyiz. Biz hedef kitlemize ürünümüzü pazarlamaya çalışırken bir taraftan da bizler bir takım markaların hedef kitlesi konumundayız. Bu durumda düşünmeye öncelikli olarak kendimizden başlamalıyız. Akıllı telefonlarımız belli bir kapasite sınırına sahip. Bu sınırın dolması nedeniyle yavaşlama ve hızlı pil tüketimi sorunları yaşanabiliyor. Haliyle cihazlarımızda barındırdığımız uygulamaların kullanımlarının bize sağladığı faydalar konusu büyük önem kazanıyor. Mobil uygulamaları kurduktan bir süre sonra günlük hayatımızda bize sağladığı fayda yeterli değil ya da hiç yok ise bu uygulamaları akıllı cihazlarımızdan kaldırıyoruz. Peki, mobil uygulamaların sağladığı fayda ile anlatmak istediğimiz tam olarak nedir?

Yemeksepeti.com mobil uygulamasını düşünelim. Yemeksepeti.com tüketiciler için büyük bir kolaylık sağladı. İnternet üzerinden sipariş verebilme konsepti tüketicilere hem zaman hem de emek açısından büyük bir hizmet haline geldi. Bu konsepti mobil telefonlara taşımak ise ekstra bir zaman ve emek tasarrufunu sağladı. Bir düşünün; işten geç çıktınız ve evde yemek hazırlamaya vaktiniz yok. Eğer akıllı telefonunuzda yemeksepeti.com uygulaması kurulu değilse evinize ulaştıktan sonra web üzerinden yemeksepeti.com sitesini açacak ve yiyeceğiniz yemeği seçeceksiniz. Siparişi verdikten sonra ise ortalama yarım saat bekleme süreniz olacak. Bir de tam tersine bakalım; işten çıktınız ve eve ulaşmanıza yaklaşık 20-25 dakikalık bir süreniz var. Akıllı telefonunuzdan yemeksepeti.com mobil uygulamasını açtınız, yemek istediğiniz yiyeceği seçtiniz ve siparişinizi verdiniz. Muhtemelen siz eve ulaştıktan birkaç dakika sonra yemeğiniz ulaşmış olacak. Bir mobil uygulamanın sizin hayatınızda ne kadar önemli bir kolaylık sağladığına en güzel örneklerden bir tanesi olabilir. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. En yakın benzin istasyonuna ulaşmanız gereken durumlarda akaryakıt firmalarının mobil uygulamaları, bir arkadaşınızdan duyduğunuz ya da ilanını gördüğünüz bir etkinliğe hemen bilet almak istediğinizde Biletix uygulaması ve bu uygulamalara benzer birçok uygulama bizim hayatımızı kolaylaştırmak üzerine kurulu. Tabi bu tür mobil uygulamalara sahip markaların pazarlama departmanlarının KPI’larına ulaşmalarında da ciddi katkı sağlıyor.

Şimdi tekrar konumuzun ana fikrine dönebiliriz; Eğer markanız adına hazırlayacağınız mobil uygulama tüketicilerin hayatlarında bir kolaylık sağlayıp, sizin ürünlerinizi ya da hizmetinizi tercih etmelerine neden olmayacaksa mobil uygulama hazırlama düşüncesinden uzak durun. Web sitenizde zaten bulabileceğimiz bilgileri mobil uygulama ile aktarma yolunu tercih edecekseniz bu fikirden tamamen uzaklaşın. Mobil sitenizi daha fonksiyonel bir hale getirmeye odaklanın. Mobil uygulama için harcayacağınız bütçenizi etki sağladığınız farklı alanlarda kullanmaya yönelin. Ya da sizi kandırmayacak, sizden para kazanmak için içi boş fikirlerle uygulama geliştirmeye çalışmayacak bir mobil ajans ile görüşün.

The post Markamızın Mobil Uygulaması Olmalı mı? appeared first on Mehmet Ortaç.